A Fairground Attraction

Synopsis: This is the bitter and brief story of two desperate lovers, that takes place on a fairground.The story of Cemal, a layman working at the construction site near the fairground, and of Necla, a wandering chanteuse reciting at the tents of any fairground.Both incapable of settling down. Both living life like a rolling stone, wandering where ever the wind may blow.Although it looks like a fun and magnificent way of life, working on the fairground is certainly not what it seems…Fairgrounds are a cultural heritage that are, like most medieval crafts, leading to near extinction. Consequently creating compulsive and unstable relations between those who are tormented within the process.A Fairground Attraction is a modern day fairy tale, articulate in its own rite, precise in its indigenous jargon where the story is meticulously layed out. Whilst the outstanding visualization of the fairground is phenomenal, the explosive emotional properties of this minor group of people is interpreted in an affectionate style and a humane approach.The film subliminally portrays the decay of the fairgrounds' economic ecosystem, which in turn is the essence of the misery and pain of these two people, who are obsessively in love.

 

Bir Panayır Hikayesi

Sinopsis: Bu, birbirine umutsuzca aşık olmuş iki insanın bir panayırda geçen hikayesidir.
Panayırın yakınındaki inşaatta çalışan Kemal ile, bulduğu her panayırda çalışan gezgin şarkıcı Nurşen’in hikayesi.

İkisi de bir yerde kök salamayan, rüzgar nereden eserse oraya savrulan insanlar.Her ne kadar renkli ve eğlenceli bir hayat olduğu sanılsa da, panayırda çalışmak hiç de göründüğü gibi değil.

Panayırlar, ortaçağdan kalma pek çok zenaat gibi, yok olmaya yüz tutmuş kültür miraslarımızdan biridir. Bu yok oluş, panayır sistemi içinde ezilen insanların arasında şiddet dolu ve dengesiz ilişkiler yaratmaktadır.

“Hazan Mevsimi - Bir Panayır Hikayesi” kendi tarzındaki yerel dili çok iyi kullanan ve titizlikle kaleme alınmış bir modern çağ peri masalıdır.Panayırın görsel tanımlamalarının çarpıcılığının yanında, bu küçük insan grubunun arasındaki patlayıcı ilişkiler müşfik ve insancıl bir yaklaşımla yorumlanmıştır.

Film, alt okumalarında, umutsuzca birbirine aşık olan bu iki insanın,çektikleri ızdırap ve acının kökeninde, aslında dağılan ve çözülen ilişkilerin, yok olan kültürel ve insani değerlerin yarattığı karmaşanın olduğunu hissettirmekte.
Ama yine de finalde insanlığın geleceğinden umudunu kesmemektedir.

Can Deriş